bugün

entry'ler (1855)

gökhan zan ın kuğuya pide uzatması

iyi, uzatırken omuzu çıkmamış. nasıl cesaret etmiş yahu?

çalgı çengi

(bkz: ellerimde çiçekler)

19 mayıs 2011 simav depremi

fena sallandığımız deprem. ben çıkıyorum, siksen durmam evde.

tek eliyle 1 dakikada 57 sütyen kopçası açan adam

öküzdür.

dakikada 57 kopça açıp da altından çıkan 114 memenin bir tanesine bile erişemeyen şu öküz rekor kırsa ne olur, kırmasa ne olur amk. akşam yine elizabeth. sen ben olsak aklımıza düştükçe dertleniriz, alkole bağlarız.

ya 69 kopçayla rekoru kıran hollanda'lıya ne demeli? 69x2'den vay anasını.

rufat hasanov

bir tar icracısı. [http://youtu.be/JyCZ758QeJg buradan.]

sözlük yazarlarının telefonuna gelen son sms

değerli müşterimiz, ... numaralı müşterimizden hattınıza 5 tl transfer edilmiştir. turkcell. *
yalnız, 4 gün önceki mesaj. ulan şimdi farkettim; çok yalnızmışım lan. *

2012 eurovision a gönderilmesi gereken sanatçı

(bkz: unknown artist)

gitmesin arkadaşım kimse. zorla değil ya bu nane. uçak parasına yazık. katılımcıların dahi umrunda olmayan, sanatçı demeye dilimin varmadığı insanların katıldığı yerde ne işi var benim ülkemin değerlerinin?

hangimiz ''ulen bu avrupa ülkelerinin müzik piyasası ne seviyede acaba?'' diye izliyoruz eurovision'u? ya da hangimiz, ülkemizin performansını izledikten sonra televizyon başında kalabiliyoruz?

eurovision, bana göre ''bir ülke, başka bir ülkede ne kadar popüler?'' sorusunun cevabıdır. final gecesi hiç şarkı söylenmesin, sadece ama sadece oylama yapılsın ve sonuçları açıklansın. iddia ediyorum; alacağı reyting, diğer durumda alacağı reyting'e çok yakın olacaktır. ya da, bir icralar yapılırken reytingler ölçülsün, bir de oylama sonuçları açıklanırken. farkı beraber görelim, yorumlayalım.

'' bunların hiçbiri olmadı, olamaz da. '' diyerek vazgeçelim yukarıdaki varsayımlardan. herkes sadece eser dinlemek ve dinlediği eserleri karşılaştırıp yorumlamak için izliyor olsun eurovision'u.

bu durumda, sarısözen ile aynı sene trt'ye girmiş kıdemli eurovision sunucumuz bülend özveren sıkıntıya düşmüş oluyor. kendisi dahi müzik yarışması sunduğunu unutabiliyor. akabinde de şu cümleler dökülüyor ağzından:

- '' hayret! x ülkesi, y ülkesine puan vermezdi. nasıl verdi anlamadım. ''

e abicim şarkı değişti, sanatçı değişti, sahne şovu değişti. o yüzden olabilir mi?

velhasıl, hiçbirimiz iyi müzik icrası görmek için izlemiyoruz eurovisionu. umarım düşündüklerimi aktarabilmişimdir. '' hasiktir lan. '' diyenleriniz olacaktır. can sağolsun.

yaran fıkralar

az önce okuduğum bir tanesi iyi güldürmüştür. harfine dokunmadan aktarıyorum:

--spoiler--
bizim trabzonlu cami hocaları ile rizeli cami hocaları, en yaşlı imamı teknik direktör yapıp birer futbol takımı kurarak maç etmeye başlamışlar fakat her seferinde rizeli hocalar galip geliyor. buna bir çare arayan trabzonhocaspor'un teknik direktörünün birden aklına parlak bir fikir gelmiş.

- uşaklar... demiş. ha bu bizim hami(mandıralı)'yi alalım takıma..
- etma.. nasul edeceuk.
- ula ne var.!! deruk bu uşak bizim merkez camisine yeni tayin edilen hocadur, maç yaparken de hami hoca!! hami hoca!!! diye konuşuk ettukmu aramızda farketmezler oni.

neyse hamiyi aralarına alıp çıkmışlar maça. maç bittikten sonra kıraathaneye giren trabzonhocaspor'un teknik direktörü olan imama, emicelerden biri seslenmiş.

- ne ettunuz.. kaç kaç bitti maç
- içi-pir (2-1) yenilduk emice
- bizim golü çim attı?
- hami hoca.
- onlarınkini çimler attı?
- içisini de ronaldinho hoca.
--spoiler--

galatasaray ve spor ahlaksızlığı

(bkz: bilerek yenilmek)

maç sonunda tahmin etmiştim böyle bir şey yazılacağını. keşke maç izlenilseydi ya da tarafsız gözle izlenilseydi. antalya benim izlediğim en iyi son çeyrek performansını koydu ortaya. öyle şutlar kullandılar ki, ''hadi be. nasıl soktular bunu.'' dediğim çok sayı oldu. bir ara farkı 3 sayıya kadar indirdik fakat antalya yine açtı farkı. tahmin ediyorum bu gece saatlerinde karşılaşma tekrar yayınlanacak. vaktinizi ayırıp birkaç dakika izleyin. söylemeye çalıştığımı daha iyi anlayacaksınız.

maç sonunda gözleri dolu röportaj veren muratcan'ın duruşundan, halinden anlayabilirdiniz antalya'nın maçı ne kadar istediğini. ayrıca maç spikeri ve yorumcusu maçtan hemen sonra, galatasaray'ın böyle bir şey yapmadığını, iki takımın da ne kadar çabaladığını, çırpındığını anlattı.

keşke basketbola şu gözle bakılmasa.

facebook

yıllardır üye olmamakta direttiğim fakat az önce bünyesine katılmış bulunduğum oluşum, site ya da her ne sikimse.

nasıl kullanıldığını bilmiyorum. yarın öbür gün ''şu neydi?'' diye kafanızı sikersem, rica ediyorum alttan alın.

üniversite öğrencilerine sorulan kıl sorular

- ne okuyorsun?
+ konservatuvar.
- ne olacaksın, çalgıcı mı olacaksın? *
+ * ananı sikeceğim orospu çocuğu.

sürer gider.

uludağ sözlük gece tayfası

belki birkaç duble rakı ve bir gıdım peynir eşliğinde takip edenleri vardır yazılanları. belki de yalnızlığa sövenleri vardır amına koyayım.

seviyorum bu güzel insanları vesselam. var olun ulan. * *

ankara da boynuna ilmek atılmış dalgalar

kıyılara çarptıkça o dalgalar, 20'li yaşlarında yitip giden yiğitlerin sesi olurdu belki de. son nefeslerinde özgürlük diye bağırıyorlardı.

özgürlük!

kraliyet düğünü vs anadolu düğünü

anlamsız karşılaştırma. rica ediyorum aşağıdaki ezgileri sonuna kadar dinleyin. şu ezgiler güzel anadolu'mun farkını ortaya koyacaktır. tabi aramızda kraliyet ailesi mensubu olan yoksa. *
[http://www.youtube.com/watch?v=3G1OM4GF6oU]
[http://www.youtube.com/wa...cILqE&feature=related]

zall ın düğününe yazarlar da katılsa olabilecekler

müzisyen işi makul bir fiyata bağlanabilirdi. toplarız eşi dostu, gelir çalarız yahu.

e zall abi'ye de uçuk ücret çekecek değiliz. zallım ey zallım ey türküsü bonusumuzdur, uyandırayım. *

format at butonu

butonlardan buton beğenmenin son halkası. imam osurur da cemaat sıçmaz mı? *

uludağ sözlük moderasyonu

komik adamlar vesselam.

(bkz: sözlükten at butonu)

kate middleton

kel ve göbekli bir adamla evlenmesinde sakınca olmayan hatun kişisi. *

uludağ sözlük te yer alması istenen butonlar

(bkz: moderasyona küfret)

rte nin prens william ın düğününe çağırılmaması

lüzumu yoktur.

koskoca prens'ten de 3 çocuk istenmez ki amk. *